Kısa kısa....
Saturday, February 10, 2007
...priss...
Sevgili Blog,
Ne zamandır yazamadım, içime dert oldu, ama bak ilk fırsatını bulduğum anda koşup sana geldim, ilim irfanla doldurayım içini dedim... Ordan burdan aklıma gelen herbişii yazmaya çalıştım... Özel hayatla ilgili detay vermemek için bu tür yollara başvuruyorum ama sen biliyosun onu dimi

.......................................
Benim için "çok uzun yazıyoo" diyorlarmış.. arkadaşların bu serzenişlerini dikkate alıp yeni bir uzun yazı örneği daha koyuyorum.. Tadını çıkarın

......................................
Okuyun: (Haala okumadıysanız ! )
Otostopçunun Galaksi Rehberi –
Beni bir kitaba bağlayacak nerdeyse tüm öğeleri kullanmış, pek sevgili ve rahmetli
Douglas Adams ; Gayet ciddi bir tonda söylenen çılgın, saçma fikirler, tanımlamalar… inceden ayar veren, naif, mizah dozu yüksek cevaplar ve yenilikçi bir hayal gücü (ahh tam da ihtiyacım olan şey ! ) Keşke kitabı yeni bir uzvum haline getirebilseydim, mesela 3. bir kol, boş bi yerimden dallanıp budaklanabilir ve tek işlev olarak bu 700küsür sayfalık kitabı taşımayı kendine görev edinebilirdi, hatta “special feature” olarak da tehlike anlarında, tehdit unsuru şahsın kafasına/poposuna indirmek için de kullanılabilir

……………………………………
“Bu da nedir?” diye sordu Arthur.
“Otostopçunun Galaksi Rehberi. Bu bir tür elektronik kitap. Sana bilmen gereken her şeyi anlatır. İşi budur.”
Arthur tedirgin bir halde kitabı evirip çevirdi.
“Kapağı hoşuma gitti, ” dedi. “Paniğe Kapılma. Bu, bütün gün bana söylenen en akıllıca ve faydalı şey.”
…………………………………..
Birdenbire belirleyemediği bir kaynaktan şiddetli bir ses üzerlerine atladı. Bir taraftan bir kurt sürüsüyle boğuşurken diğer taraftan gargara yapmaya çalışan bir adamın hırıltılarını andıran sesleri duyunca korkudan nefesini tuttu Arthur.
“Şşşt!” dedi Ford. “Dinle, bu önemli olabilir.”
“Ö … önemli mi?”
“Vogon kaptan genel bir duyuru yapıyor.”
“Yani Vogonlar böyle konuşuyor mu demek istiyorsun? ”
“Dinle!”
“Ama ben Vogonca bilmiyorum!”
“Bilmen gerekmiyor. Şu balığı kulağının içine tık yeter.”
…………………………………………
Dinleyin :
• Salı günleri, sourberry.org linkine tıklayıp 21:00 - 22:00 saatleri arası,
Charls H. Duell tarafından hazırlanan (ama sunulamayan ;))
Parçalı Kurgu,
• Perşembe günleri, saat 21-22 arası Açık Radyo-Magical Mystery Tour
• The Czars, The Essex Green, Devotchka, My brightest diamond,Pretty Balanced...Ne güsel gruplarmış bunlar..Geç keşfediyorum ama iyi oluyor
Mika- Grace KellyInner- StoriesThe New Pornographers- The Bleeding Heart Showtim booth & angelo badalamenti - Fall In Love with Meİzleyin : Yaklaşık 2 aydır vizeler ve finaller vesilesiyle buram buram bunaltıldığım için pek bişey izleyemedim açıkcası, oysa ordan burdan kargoyla gelen bi dolu film var elimde… Bu nedenle film tavsiye kısmısını sevgili Simon Bey den alıyoruz… Sendeyiz Simon :
.................................................
Raising Arizona:

Coen biraderlerin 1987 tarihli ikinci filmi. Çocuğu olmayan –bir polis ve bir hırsızdan oluşan- evli bir çiftin, beşiz çocukları olan bir zenginin çocuklarından birini çalmaya çalışması üzerine kurulu absürd bir film. Holly Hunter ve John Goodman her zaman yaptıkları gibi efsanevi oynamışlar. Eğer uzun süredir adamakıllı komedi izlemedim diyorsanız kaçırmayın.
The Return(Asıl adı Vozvrashcheniye): 
2003 yılından bir Rus filmi. Yıllardır görmedikleri babaları aniden çıkıp gelen iki çocuk, ve bu çocukların babalarıyla uzun bir yolculuğa çıkmalarını anlatan dingin bir film. Hatta 2003 yılında Siyad tarafından yılın en iyi yabancı filmi seçilmişti. Kaçırmayın.
Match Point:
Woddy Allen’ın şekil değiştirdiği kara filmi. Tipik Woody Allen replikleri ve karakterleri bekleyenleri ters köşeye yatıran bir senaryosu var. Filmin kendisi de sık sık ters köşeye yatırıyor zaten. Her ne kadar Scarlett Johanson’u her filmde görmek sıkıyor olsa da karafilm severlerin kaçırmaması gereken bir yapım.
..........................................
Teşekkürler Simon..
..........................................
BAKın:bakmagazine = Yine tasarım, illustrasyon , fotoğraf temalı hoş bi e- dergi… Hemen altta vereceğim linkten de e-book kısmısından indirip inceleyebileceğiniz mutluluk verici, ısrarla takip edilesi dergi…
Sömürün: •
sömürgen.com : Ben şuana kadar e-book indirdim sadece, dierleri hakkında bir fikrim yok ama film, oyun, program ve diğer bi sürü hede hödöyü indirebilirsiniz, ne yazık ki benim e-book dışında hiçbiri ilgimi çekmiyor
•
arcadupyrata.blogspot.com: Sanırım bu bloğu hazırlayan bi Rus, kendi sevdiği albümleri koyuyomuş, yılların kota mağduru bi müziksever olaraktan gördüğüm anda mutluluk gözyaşlarımı tutamadım, bilgisayarımı kucaklayıp okulumun yolunu tuttum… İlerleyen günlerde hatrı sayılır bir vaktimi burdaki albümleri test etmekle geçireceğimi ve elle tutulur bişi bulursam buraya da not düşeceğimi siz neşeli azınlıkla paylaşmaktan kıvanç duyarım :P (bu linki bulmamı sağlayan sevgili lpf_ashes a teşekkürleri bi borç bilrim)
Gidin: •
Sakıp Sabancı Müzesi- Cengiz han ve Mirasçıları: Büyük Moğol İmparatorluğu Sergisi 7 Aralık 2006 - 8 Nisan 2007 tarihleri arasında imiş. Lisede filizlenen “Ben Moğolistan’a gidicem !” hayalimin uyandırdığı şevk ve heyecanla halen daha finallerimin biteceği günü bekliyorum gitmek için

• Elbette
if istanbul 2007 ! , hemen bi kişisel seçimlerimi özetliyeyim :
-
Fantastik filmler kuşağında :
Avida / Avida Taxidermia / Taxidermia-
Hit Filmler kuşağında:
Bilek Kesenler: Bir Aşk Hikâyesi / Wristcutters: A Love Story -
Filmde film:
Sapığın Sinema Rehberi / The Pervert’s Guide To Cinema ,
-
Gökkuşağı Bölümünde :
Örtüsüz / Unveiled Baloncuk / Bubble Yeni Başlayanlar için Puccini / Puccini For Beginners -
Özel Gösterim de:
Biz Ne Bilebiliriz Ki: Tavşan Deliğinden Aşağı / What The Bleep: Down The Rabbit Hole Aşkın 4.6 Milyar Yılı / 46 - Okunen No Koi / Big Bang Love, Juvenile A • Aradığım mekanı bulmuş olabilirmiyim ? Yoksa böyle bir mekanı “aradığım mekan” olarak nitelendirdiğimm için ruh sağlığımla ilgili şüpheye mi düşmeliyim ? Bu kısım Acıbademe özel olduğundan konuya uzak kimselere okumaya devam etmemelerini öneririm :
Efendim mekanımızın adı
.jpg)
.. Evet bende ilk duyduğumda “bu mudur yani..püfff ” demiş olsam da içeri girince evim evim güsel evim nidaları arasında kedi misali sobanın yanına tünedim kaldım.. Mcdonald s, burgerking, starbucks bermuda üçgeninin arasında kıytırık bi apartmanın zemin katına sığınmış miniminicik bi cafe sherbett… Sahibinin kendi elleriyle yaptığı leziz ev yemekleri, her daim taze çekilmiş kahve ihtiva etmesi ve yine her derde deva şerbetleri, çaldığı oynak balkan şarkıları, barry white lar yüzünden kıpraşmaktan arkadaşınızla 2 çift laf edememeniz, iştahla makarnanızı hüpletirken birden kendinizi mekan sahibiyle salsa yaparken bulmanız, starbucks ın önünde mendil satan çocukların üşüdüklerinde buraya sığınıp karınlarının yine mekanın sahibi tarafından doyurulması, o sırada yüzlerine bakmadan yanından geçtiğiniz bu çocuklarla yanyana yemek yiyip, astroloji hakkında sohbet edebilme şansı bulmanız! , dvd odasında puflara kurulup arkadaşlarınızla istediiniz filmi istediğiniz zaman izliyebiliyor olmanız … Düşündükçe aklıma bi çok şey geliyor ama kısaca son zamanlarda bulunmaktan en fazla zevk aldığım yer SHERBETT… Sahibi kapatıp dans okulu açmayı düşünüyor… Şahsım için kaygı verici gelişmeler bunlar =(( İşte bi kaç foto daha:
.jpg)
.jpg)
............................................................
Eveet.. Burda bitiriyorum artık canım okuyucularım, sıkmadım inşalah sizi.. hem sıkılan zaten çoktan gitmiştir dimi nie dert ediyosam kendime... Ama takdir ediyorum bi taraftan kendimi, bayaa baya uğraştım da yazdım şunca şeyi.. manyak mıyım neyim ya aaa

Sağlıcakla kalın bloğumu okuyan müthiş sexy, alımlı, güsel insanlar.. Hepinizi çok seviyorum canlarım benim (Hade leen

)
Labels: tavsiyeler (7.sanat), tavsiyeler (müzük), tavsiyeler (websayts)