bunca keyifsizlik arasında bi de sana başlık bulamam canım ...
Thursday, November 29, 2007
...priss...
"
Tamam. Yazacağım. Ama bil ki, kan kaybeder gibi kelime kaybettim. Son yazdığım kitabın üzerine yıllar bindi. Ve bugünlerde, sokakta ateş istemek için bile iki kelimelik konuşmayı kafamda derleyip toparlamam gerekiyor. Provasız adımı bile söyleyemiyorum. Unutma ki ölmekte olan bir zihni yeniden hayata çağırıyorsun. Unutma ki Kayra'yı uyandırıyorsun ! "
Hakan Günday-Kinyas ve Kayra
..........................................................................................................
çok tatsız günler geçirmekteyim blog. gündüzleri sınavdı, okuldaki insanlardı... bi hengamenin içinde hadi geçiyor da akşam eve gelip kitap defteri bi kenara fırlattıktan sonra içimdeki karanlıkla oracığa yığılıp kalmak, saatlerce aralıksız uyumak, ve uyandığımda hepsinin geride kalmış olduğunu görüp bi ohh be diyebilmek istiyorum.son senenin, 18 dersin, bitince yüzleşilecek belirsizliğin, sevdiklerini görememenin, ruhunu besleyememenin, üretememenin, üretecek iç potansiyeli çoktan tüketmiş olmanın, inatla yozlaşmaya çalışıp nihayetinde başarmanın, yukardaki quote u iliklerimde hissettirecek kelime kayıplarını yaşamanın, ve artık anlatamamanın verdiği huzursuzluk... birleşip genel olarak hayatımın içine ediyolar...amabeni asıl öldüren, bi-2 gün öncesinde artık emin olduğum bir durumun tespiti... Biri benden nefret ediyor, beni görünce yüzü gözü, şekli şemali bi değişiyo, gözler devrilip dudak bükülüyo... evreninden beni soyutlayıp öyle devam ediyor yoluna ve bilmiyor .... ne söylediysem, ne yaptıysam aslında tam tersini hissettiğim, içimdeki sevgiden, arzudan, heyecandan utandığım, her knşmamızda ya da görüşmemizde bunların hepsini gözlerimden okuyabileceğinden korktuğum içindi. ona ne kadar yakın olmak istiyorsam bir o kadar uzaklara itmeye çalıştım ve şimdi kayıtsızlığını, içimi ürperten bakışlarını gördükçe kahroluyorum...üstelik ben bunu hep yapıyorum, lisede de böyleydi, en çok sefdiğimi en çok acıtırdım, onlayken sözlerim daha sivri daha can yakıcılaşır, araya çizdiğim mesafeyi geçmemesi için düzenli aralıklarla alttan alttan ayarlar verirdim. üni yıllarında da aynı b.ku yedim farklı farklı kişilerle ve şimdi... birini daha kaybediyorum -belki de çoktan etmişimdir- ve bunu engelleyemiyorum. yaptığım g.tlüğü biliyosa daha ne diyebilirim ki zaten........................................................................................................................
nese, boş durmadım bu arada, müzükle aramdaki buzları erittim, ufaktan keşif olaylarına girdim... upload edebildiim kadarını koyuyorum aşşaa :çok sefiorum bu adamı ben : Richard Hawley-valentine
Richard Hawley- run for me
Richard Hawley- you don't miss your water**************************************************
**************************************************
Viva Voce - Free Nude Celebs
Viva Voce - Fashionably Lonely
Viva Voce - Wrecking Ball [Tunng Remix]***************************************************
***************************************************
komacan bi albüm .. link telef olmadan indirin derim :
Robert Wyatt-Comicopera [2007]
***************************************************
bu da ööle dış kapının sapı... wikispace im bozuldu diğer tekil mp3leri şeedemedim :(
Scout Niblett - Kiss
Labels: tavsiyeler (kipat), tavsiyeler (müzük)
Arak Topik
Saturday, November 24, 2007
...priss...
Bir intikam vaktinin eşiğinde yine sizlerleyim sevgili okurlarım. vahşi akademik hayatımın quiz-vize-final-proje-bitirme-poster vb. adlar altında düzenli aralıklarla ırzına geçtiği maddi ve manevi dünyam bir kez daha allak bullak oldu, artık yerine oturdu sandığım herşey bir yanılsamaymış meğersem ama şimdi konumuz bu değil... Uzun zmndır ilim irfandan nasibini almamış hafif siklet blog yazıları yazdığımın farkındayım ve şimdi onlara bir yenisini daha eklemekten bir tutam endişeyle beraber tarifsiz bir haz da duyuyorum, ve demek istiyorum ki, 7 aralığa kadar koma modunda yatması planlanan bu bloğa şu postu giriyosam bunu azimcan blogger sevgili cahilperi ye borçluyum. Onun blokundan çaldım bu fikri aa bi de ebet bloğun şekli şemali değişti ve bunu da nerden nasıl neden çıktı bilmiyorum ama 1 die birine borçluyum. herzmnki üşengeçliğimle wordpress e geçmeyi erteliyo, o süre içinde de bizmnlar ilkgörüşte aşkla bağlandığım şablonumdan tiksiniyor olduğum için yazı neim de yazmıyordum.. ay nese sıkıcı bi hikaye işte 1 geldi herşeyi çözdü... Kararsızlığımla kendisine çektirdiğim işkenceler için tekrardan afdiliyor yardımı için 10yüzbininci kere şükranlarımı sunuyorum...
gelelim post mevzusuna, cahilpericiğin bloğunda verdiği link e tıklamamla başladı herşey, ve saatlerdir önce kendimin,derken eş - dostun ve artık dibe vurduğumuz anda hellokitty nin resimlerini fln upload edip salakça eğlendik... ebet salakça diyorum çünkü bunlarla harcadığım zmnda kompozit çalışsaydım yarın da transport çalışırdım, ztn almanca notlarım da eksik lanet olsun.. nese... VEEE İŞTE -şahsıma ait- SONUÇLAAAR diyerekten bağlayayım :
yani düşünün bunlardan çok daha korkunçları vardı, ruhani dünyanızın ve zarif estetik duygularınızın onulmaz bir şekilde yara almaması için onları buraya koymayacaım... ve fakat bendeniz... kalan ömrümde her aynaya bakışımda yansıyan suretimde kendimin o east/west-asian, afro-caribean ve 50% şempanze temalı hallerini göreceim.. Yarın bu lanetle geçireceğim kalan ömrümün ilk günü olacak.. Yine de gelecekten umutluyum, transportdan ,korozyondan falan geçer, bi bitirme projesi konusu da bulursam demeyin keyfime.. anneceğim de hollandalardan geliyor.. Ooh miss.. öperim kuzucuklarım.... Bir daha ki sefere kadar esen kalınız... Hı bi de bi link vereceğim canım : sağda solda görürseniz bu
dergi yi alınız, iyi işler yapmaktalar, korkmayınız...
Sevgilerimle....
Labels: kaos gl şıklığı, tipime m.ciim, yeni şablona ilk adım
Gacııırt !!!
Saturday, November 17, 2007
...priss...
anlamıyorum, tamamen düzensizlik ve rastlantı üzerine kurulu benimki gibi bi hayatta bazı şeyler nasıl oluyo da bu kadar istikrarlı bi şekilde rutine binebiliyor ?!?? Hem neden inatla bloğa özel hayatımı yazıorum ki, sinir oluyorum, ztn bırakıcam seni canım blog, sınavlarım başlıyo.... ama olmaz
1 şablon için o kdr uğraşıo, şimdi bırakamam seni cicim blog, hem belki tipitoşun değişicek o zmn daha sevimli gelirsin gözüme, sık sık gelirim ziyaretine, kafiye mi oldu nee... ehh yeter bee... : ////
bal blogcum, yazının başında çemkirdiğim rutine gelicem, bugün.... yaaa baştan aşşaaa güseldi, erdem beylerle beni bi haftadır heyecanlandıran, çok görmek istediğim
Allah Korkusu Afiş Sergisi ne nihayet gidebildim. Sonuç hayal kırıklığı oldu, konuyu ele alacaklarını belirttikleri
4 kavram pek hoş, ve hatta iddialı ama afişlerdeki fikir ve tasarımlar, umabiliceğimden çok daha vasattı, elbet görülmesi gereken bikaç hoşluk vardı ama genel kanımız şudur ki ; meseleye pek sığ yaklaşılmış azizim. Gerçi elimizi vicdanımıza koyup böyle bi ülkede, daha açılmadan karşılaştıkları sorunları düşünürsek ne kdr protest bi tavır sergileyebilirlerdi ki diye de düşünmek gerek.. Nese gidin kendiniz görün işte, belki tüm bu dediklerim benim kendi sığlığımdır ve bakmayı bilmiyorumdur di mi ama cicim ? sığım ben.. o yea....
yaa nese, asıl meseleye döniiim, A.K.'dan sonra son gününde
amber'07 e gidildi, gün kurtarıldı, sonrası da çengelköy,kadıköy,acıbadem derken gün sonunda hani bitebildiğine inanamadıımız şu youn,her daim hatırlanacak günlerin ardından yatağa uzanıldığında suratta beliren o anlamsız şebelek ifade yerleşti yüzüme... Peki sonrasında nooldu ?? içte sade bi t-shirt, üstte de ince bi montla motor üstünde geçirilen tüm günün ve sonunda alınan alkolün etkisiyle gecem zehroldu . tüm geceyi derinden, veremli öksürüklerimle tahriş ettiğim boğazımdan aşşağı galonlarca su yuvarlamaya çalışarak geçirdim, üstelik gün boyu yrm simit ve çaydan başka yemek yüzü görmemiş mideye onca bira tıkıştırılınca hayatımda yaşamadıım azap dolu mide bulantıları ve terleme buhranlarının içinde buluverdim kendimi... bi de utanmadan metalografi midir ne zıkkımsa ona çlşmayı denedim arada... kendimi leş gibi hissediyorum kısaca... çok güldük ağlamayalım die boşuna dememişler kuzum... da eğlenmek bana haram mıdır nedir yani,..
şimdi 7 aralığa kadar sınavlar var, kesin onlar da b.k gibi geçer, hani özel hayat, ruh sağlığı fln düzene giriyo yaa...
nie bööle nemrut blog yazıları yazıorum ki ben ayrıca ?! gerçi raatladım mı ? raatladım
ebet ebeet uykum da geliyo sanki, brz daha su içip
will and grace açılıp seyrederken uyunulabilir artık... elma yanaklarınzdan hasretle öperim canım okurlarım... esen kalınız..
Labels: gereksiz blog yazıları, yine yeni yeniden...........
Friction Factors For Flow in Tubes... ya da… Bi git allasen…..
Wednesday, November 07, 2007
...priss...
Selam biloğumu beğeniyle takip eden, beni e-mail ve fax yağmuruna tutan çok değerli milyonlar;
Sizinle bugün çok naif bir gerçeği paylaşacaım. 22 yıllık tüm düşünsel birikimimi, eşsiz tecrübe ve gözlemlerimi, herbiri birbirinden kıymetli bireylerden oluşan elit sosyal çevremi bi kenara bırakın, birazdan söyleyeceğim insanlık üzerine yapılmış en yerinde tespitin ispatını an itibariyle kendi üzerimde bizzat görmekteyim ki, o da şudur :
"ADEMOĞLU, yaşam gailesi içinde YONTULUR, FEKAT ÖZÜ, ASL OLDUĞU ŞEY, DEĞİŞMEZ! "
Aksi doğru olsaydı, şuan, hayatımın en gaz, en ciddi modda başladığım eğitim ööretim döneminde, 2 kez kaldığım transport dersinde, kitabın yegane boş sayfasını açıp bu satırları karalıyo olmazdım heralde. Özümdeki sabık arka sıra uykucusu, sırakaralıyıcısı, kitap/dergi karıştırıcısı, cins cins numara oyunları oynayıcısı, hocanın önünü dönse göbeğine, knşurken köpüren ağız kenarlarına ya da oynayan kulaklarına, arkasını dönse poposuna, keline neyim takılıp kalıcısı vs… 1 aylığına çıktığı tatilden geri döndü ve özbenliğim yüzümdeki sorumluluk sahibi idealist inek maskesini çıkarıp attı bir köşeye... ve ben yine vicdan azaplarının, gelecek çıkmazlarının kucağında buluverdim kendimi...
Herneyse olur böyle şeyler bilog, asıl bana bişe olmasın di mi dicektim ama bikaç gün öncesine kadar haberin yok, ölüyodum !!! yaa yaa.. du anlatıciim :
Toktokrumun dedikleri ışığında, bnm zavallı, kırık, biçare yüreciğim, alkol,stress, kafein bazlı özensiz hayatıma dayanamamış ve teklemiş, ritmi, ayarı , şaftı neyim kaymış ... Şöyle ki;
Sporumsu bi aktivite esnasında önce yüzümün sağ kısmı, sonra nerdeyse tamamı uyuşup, kasıldı... Dudaklarımı kapatamaz, gözlerimi açamaz bir pozisyonda, aynanın karşısına geçip gördüüm surat karşısında " hassktr felç iniyo nan " demekten kendimi alamadım /hı ebet iç monologlarım pek küfürsel olur, ama dıştan pek hanımhanımcık knşurum... çok ikircikliyim nan, sefmiom kendimi... ikircik neydi ayrıca, uydurma dötünden.. oops. dur sena../
Konuya dönelim, eet... felç dedim kesin, sonra da “haa” dedim “işte sen misin bu kdr dış görünüm takıntılı olan, an olsun haline şükretmeyen, tüm özgüvenini anlık fiziksel görünümünden alan yada tamamen yitiren... bak yamulur kalırsın bööle “ dedim... sonrasında da bi 5-10 kere fln yüzümü souk suyla yıkamışımdır ve tüm bunlar olurken etraftaki tanıdık bi allaan kuluna haber verme de yok, tek başına gizlice gidilen toolet öncesi sadece arif e bi " yahuu yüzüme felç fln iniyo galiba ehuehhe " gibisinden bişiler çıtlatılmış fekat sondaki neşeli tonlamamdan olsa gerek pek de iplenmemişim... neyse efenim, ben böle bi 10 dk oturdum dinlendim... sonra haydin devam dedim gittim içeri... aradan en çok bi 2-3 dk geçmişti ki, sol kolumu kaldırıp sırtıma götürdüüm anda tepeden aşşaaa, komple uyuştu kaldı, yani kolumu omzumdan alıp önüme getirebilmem için beynimin sağ lobuyla epey savaş vermem gerekti.. en nihayetinde başarmıştım ki bu sefer de parmaklarım kitlendi, hani özürlü yurttaşlarımızın parmakları fln kasılı bi vaziyette çarpık çurpuk durur ya.. aynen ööle işte... açamıyorum, kesin gidiyorm bi kaç dk a derkeen...
GEÇTİ ! bi süre kasıldı kaldı ööle ve yavaş yavaş normale döndü.. Ordan hemen çıkıp eve gitmek istedim, hani bişe olcaksa orda olsun güdüsüyle ama dolmuşa fln da binesim gelmedi, yürümek istedim , zira açık havaya çıktığım anda, "oyyy çiçek, araba, ağaçlar, ne şirin köpecik, gökyüzü... çok manidar.... hava da ecel kokusu alıyorum... tanrı? vat about di adırsayd ? " ve türevi ardısıra hisli düşünceler kumpanyasına bırakıverdim kendimi... işte neye baksam gözlerim doluyo, kebapçı gibi bişiin önündeki siyah çöp poşetini parçalamaya çalışan köpeği görüyorum meselaa, "ahh garibim, ne günahı var bu yavrucağın, biz domuz gibi yer yaşarken" diyorum... ya da şık bi restoranın önünde, parkettiği arabasının aynasında makyaj yapan kadını görüp "böhühüeheh bunu yapamadan da mı ölücem uleeyn" ve hatta abartıp şuan htrladıkça yarıldığım şekilde, sıradan parçalı, bulutlu bi gökyüzüne gereğinden fazla kutsal bi değer yükleyip ;
" istermisin birazdan bi ışık hüzmesi şu karanlığı yarıp bana dooru zoomlasın, tepedeki dar, çemberimsi akdelikten nur yüzlü bi dede bana seslensin ; "biliyorum evladım, bu dünyada aazına s.ctım, kapasiteni aşan sorunsallar çıkardım karşına, oysa sen güçsüz yaradılışlı, ağlak bi kulumsun, ama artık hepsi bitti, hadi gel artık yanıma miniğim..." desin... der tabi, nie demesin… ya hayır tanrım şindi olmaz, yanılmışım, ben dünyayı çok sefmişim, ölüm benden uzak dursunmuş... hüleeheböhühegghk “
diye içten içe isyanlara, hesaplaşmalara bıraktım kendimi... Bu din-tanrı muhabbeti pek bi derin, hiç girmiiicem onlara. Hırçın bilimsel ve tasavvufi dalgalar arasında kaybolacak geyikselliği göremiyorum kendimde…
Yaaa şimdi o deil de, ben bööle çok pis grip oldum, artık silmekten parçalanan ve hala inatla o gereksiz viskoz sıvıyı üretebilen burnum,birileri gırtlağıma pinpon topu sokmuşta onla yaşamaya devam etmeye çalışıomuşum hissi uyandıran boğazım, kozmik uzayda bir yerden bir yere kontrolsüz ve tamamen istemdışı bi şekilde savrulmamı sağlayan sarsıcı hapşuruklarımla gribin her anını dolu dolu yaşıyorken.. bana bu kalp çarpıntılarını "aşktan" oluyor sandıran kişi, arka sıracığımda otururken... şimdi böyle aksırıp tıksırıp burnumu fln siliyorum, ve elimde olmadan her seferinde yüzümde yıllardır üstünde çalıştığı şaheserini henüz tamamlamış muzaffer bir sanatkar ifadesiyle açıp açıp mendile bakıyorum... arkadan görüyo mudur bu şimdi, ...böööyk hayır yaaaa, bunca yıllık emeğim böhüühüh :(
ders bitti ben gider blog, hı ekşide okuyucu olan herkeşi -ki bu 40bin kişiye fln tekabül etmekte- çaylak etmişler, 10entry yazıp elenerekten yazar olacaklarmış... ne biliim... olaylar daha da ilginçleşecek gibi ...
Toparlayacak olursak , hayat, yaşamak felan… güsel şeylerdi… beyinboşaltıcı, hafif siklet blog yazılarına da bööle kolpa sonlar yaraşırdı… Gözlerinizden öperim canım okurlarım… Sağlıcakla kalın…