Hoo Hoo Hoo...
Sunday, December 24, 2006
...priss...
BU BLOG SAHİBİ RAYINDAN ÇIKMIŞ HAYATINI YOLUNA KOYMAK AMACIYLA YAZILARINA SÜRESİZ ARA VERMİŞTİR...
Lakin çok değerli okurlarının yeni yılını kutlamayı da ihmal etmeyecektir elbette :
Siz, en yüce duyguların insanları !!! 2007 de herşey dilediğiniz gibi olsun emi ...
Ayrıca küresel ısınma için önlem alınsın ( hepimiz ölüceez..!!! ) , tayyip defolup gitsin başımızdan, Türk Kestanecileri kestaneyi adam gibi çizmeyi öğrensin (kabuğu efenim,kestanenin içini değiiil !! ), Amerika'da ki karşı komşum ipod umu getirsin artık, bu yaz için Cranfield University de kurs programına kabul edileyim, anneme gri papağan alacak kadar para biriktirebileyim vs...
Umarım hepimiz için güsel bir yıl olur..Benim mutluluğu & huzuru her bir hücremde hissedeceğim güne kadar,Esen Kalın efendim....
Breaking News !!!
Wednesday, December 20, 2006
...priss...
Saat sabah 06.00..Yuvarlamadım bööle denk geldi,şuan da 06.01 mesela...
Her zaman ki gibi gece boyunca,Tanrı yaratıklarının uyuması için ışıkları söndürmüşken benim masa lambam gözlerim gibi kesintisiz açıktı..İzledim,okudum,notlar aldım ve bu saate vardım...Yanımda bir kararla ama...
Bir yarışmaya katılıcam,kısa öykü yarışması,maksimum 3 öykü yazabiliyorsunuz,4'er sayfadan...Hediyeler b.ktan...Kazansam da kabul etmeyi düşünmüyorum...Neden bilmem bir korku var içimde,biçok konuda yazdım ama bu benim anlatmaya zorlandığım,gerçekliğini kendimde farkettiğimde -ki yapayalnızdım o zaman- kalbimi yerinde zor zaptettiğim bir konu...Değersiz şeyler yaratmaktan korkuyorum...
Önce tırnaklarımı kesmekle başlıyıcam işe,ilk defa kırılmadan bu kadar düzgün bi şekilde uzamışlardı ama klavye de yazarken rahat edemiyorum.
Ümit'le aramıza bir duvar girdi artık,ne ışığı ne de sesi geçiren bir duvar...Bi süre sevgili dostumla ayrı kalmamız daha iyi olacak sanırım...Ama bu kararımı ilk onla paylaşmak isterdim,yazdıklarımı da ilk ona okutur fikrini alırdım...Şimdi ise bilemiyorum sanırım 1-2 yakın arkadaşıma ve yarışmayı düzenleyen derneğin savaştığı fikrin ateşli bir savunucusu olan sevgili ablama okutacağım öykülerimi...
Şimdilik bu kadar...Yaklaşık 8 saat sonra lab.ım var,okula gitmek zorundayım..Ama bugün perşembe,gencturkcell günü!!! Cenneti Beklerken'e gidilecek...Ahh bu yorgunluğa dayanamıyorum,algım kapanıyo,hava aydınlanıyor,ezan okunuyor,yağmur yağıyor ve benim gözlerim doluyor...
Okul sonrası,Uyku öncesi Post u...
Monday, December 18, 2006
...priss...
Bugün kitaplarım geldi,unuttuğum mutluluk duygusuna benzer bişeyler hissettim sanırım,Bu arada 1 buçuk saatlik uykum esnasında rüyamda Kerpe yi gördüm.Yazlığımızı,ormanımızı,denizimizi,komşularımızı özledim..Hatta arka tarafta oturan teyzenin fıskiye kafalı küçük sevimsiz köpeğini bile..Hamak,elma ağaçları,bahçedeki minik domatesler,biberler,kayalıklar....Oraya biriyle gitmeyi çok istemiştim,ben zaten o birini çok sevmiştim...Kısmet deilmiş,anca Göztepe yi,Kadıköy ü görebildik beraber...
Kitaplardan bahsedeyim,
Otostopçunun Galaksi Rehberi(Douglas Noel Adams,nam-ı dier DNA :)) ve
Amat (taptığım yazar; İhsan Oktay Anar) sipariş etmiştim Ideefixe den,yanına Ferit Edgü-Tüm Ders Notları die bi kitabı da hediye olarak koymuşlar,2+1 gibi bi kampanyaları da yoktu,hoş bi jest olmuş,hemencecik bi gönül bağı kuruverdim siteyle...bildik tüketici refleksi işte :))
Efendim,bugün bişeyi farkettim,derste okuduğum yazıların,kitapların tadı bi başka oluyo,hani gürültülü bi ortamda kaşlarınızı çatıp kulaklarınızı tıkayıp önünüzde artık her ne varsa ona odaklanmaya çalışırsınız ve kendi yarattığınız bu yeni alemde o sayfalar ve siz başbaşa kalırsınız,donuk,sessiz bir boşlukta gibisinizdir,hatta maddeden ve getirdiği bilinçten tamamen olmasa da bi nebze sıyrıldığınız bile söylenebilir..tmm tmm abartmayayım,işte bgn mechanical behavior of materials dersinde yine çok sevdiğim yazarlardan biri olan
Çetin Altan ın köşe yazısını okurken evimde yada dışarda herhangi bi yerde okurken alacağımdan çok farklı bir tat aldım.Buarada 28 yıl önceki bi yazıydı ve küçük baş hayvanlarını Türkiye den almayı alışkanlık haline getirmiş olan Lübnanlılara hasta koyun sattığımızı,onların da bundan sonra Romanya-Bulgaristan gibi Balkan ülkeleriyle ticaret yapmaya başladıklarını,İngilizlere ise kuru üzüm die keçi kakası (te allam yaa
) ihraç ettiğimizi,Türkler olarak 16 devlet kurup batırdığımızı öğrendim.Çetin Altan ı işte bu yüzden seviyorum,asla sizi bi yazıdan yada söyleşiden eli/beyni boş göndermez...
Ahh yarın yine bi sınav var ve ben günlerdir uyumuyorum,hala nasıl ayakta duruyorum anlamıyorum ama yüzümden yorgunluk aktığını görebiliyorum,dolmuşlar da ilk işim kafayı cama dayamak ve hemen ardından harekete geçtiği anda da geriye doğru zıplayıp hatrı sayılır bi hızla cama toslamak oluyor( bu kısım istem dışı elbet !
) bgn okulda göz attım biraz,hiçbişey anlamadım notlardan,üstelik yazılar Mısır hiyeroglifleriyle yarışır nitelikte karmaşık olmakla beraber fotokopi olduklarından silik çıkmışlar..Neyse Tanrı yardımcım olsun,her ne kadar annem inançsız olduğumu,onların değerlerini önemsemediğimi düşünse de O bugüne kadar bana hep yardım etti.Umarım en büyük dileğimi de geri çevirmez,yaşamasını çok istediğim o kişiye şifa verir...
Şimdilik bukadar,biraz uyumaya çalışıcam...Gece yine uzun olacak...Hoşçakalalım..(sen,ben,biz?noluyoruz yaw ?!)
Görecelilik Kavramı Üzerine...
Friday, December 15, 2006
...priss...
"06-Anonim.mp3" dosyasının aktarımı tamamlandı.
İyi Niyet Kutusu :
dinle hadiii
O c e a n's D i a m o n d:pikii
İyi Niyet Kutusu : Dinlion mu
O c e a n's D i a m o n dyani varya hayatımda dinlediim en sinir bozucu şarkıyı yolladın bana ya
O c e a n's D i a m o n dçok saol
O c e a n's D i a m o n dhem de
O c e a n's D i a m o n dmutlaka dinle diyerek
İyi Niyet Kutusu : Nası yaa
O c e a n's D i a m o n d :o kdr nefret ettim ki o sesten
O c e a n's D i a m o n d :yemin ederim odana gelip kafana bişii fırlatmak istedim çok pis
İyi Niyet Kutusu :bana baaak !!!
İyi Niyet Kutusu : msn ini veririm dün knştuun çocuğa
İyi Niyet Kutusu:üzerime gelme
O c e a n's D i a m o n d :ne hönk
O c e a n's D i a m o n d :nieymiş o
O c e a n's D i a m o n d :istedi mi yumurta kafa yoksa
………………………………..buraları geçiyorum =)).. …………………
O c e a n's D i a m o n d :gevende lafını duymak istemiorum bi daha
O c e a n's D i a m o n d :benim yanımda Telaffuz etmiyceksn
İyi Niyet Kutusu :hayddee gevendeeeeeee :)
O c e a n's D i a m o n dsena oraya gelirsem seni ağlatırım
O c e a n's D i a m o n dsktr git
O c e a n's D i a m o n dgevende demiyceksn benim yanımda
İyi Niyet Kutusu :Eeh GEVENDE ULAN !
O c e a n's D i a m o n d:sen dur
İyi Niyet Kutusu:Geeeeee
İyi Niyet Kutusu : Veeeeen…
O c e a n's D i a m o n dsen yemin ederim kaşınıosun..
--->> burda nekadar sözüne sadık bir kimse olduğunu gözümde yaşlar diz çöküp daha fazla gıdıklamaması için yalvarırken noktaladığmız dakikalar boyunca kanıtlamış oldu!!!
…………………ve aradan kısa bir süre geçtikten sonra……………
İyi Niyet Kutusu:yaa cidden
İyi Niyet Kutusu :hiç hoş deil yaptıın
İyi Niyet Kutusu:seninlen insanı boyutlarla iletişmek istiyorum ben
İyi Niyet Kutusu :2 nezih insan gibi
İyi Niyet Kutusu:2 jön türk gibi
İyi Niyet Kutusu :ne biliim 2 burjuva gibi
İyi Niyet Kutusu :ama sen gelip el kol hareketi yapıosun
İyi Niyet Kutusu:göbeğimle temasa geçiosun
İyi Niyet Kutusu:çok gücendim çook…
O c e a n's D i a m o n d:ben bilmem
O c e a n's D i a m o n d:duymuycam o embesil topluluun adını
O c e a n's D i a m o n d:nefret ve şiddet damarım kabarıo
İyi Niyet Kutusu:neden ya neden
O c e a n's D i a m o n d iirenç
O c e a n's D i a m o n dantipatik
O c e a n's D i a m o n d bi adı var
O c e a n's D i a m o n d ve şarkılarından
O c e a n's D i a m o n dnefret etiim
O c e a n's D i a m o n dyetmiomış gbi
O c e a n's D i a m o n d:o iirenç şarkı çalıodu
O c e a n's D i a m o n d: dayanamadım tam kapıycam
O c e a n's D i a m o n dtakıldı
O c e a n's D i a m o n daynı ses
O c e a n's D i a m o n dsürekli aynı şeyi söölüyo
O c e a n's D i a m o n dçıldırdım
O c e a n's D i a m o n dölsün onlar istedim
İyi Niyet Kutusu:puhahah
İyi Niyet Kutusu:tmm takıldı die olmuş demekki
O c e a n's D i a m o n d:alakası yok
O c e a n's D i a m o n d:sinirden aaayyyhh yeter dayanamiyciim die kapatmaya çalışıodum
O c e a n's D i a m o n d:o sırada takıldı
İyi Niyet Kutusu :pff
İyi Niyet Kutusu:ben freddy izliicem
İyi Niyet Kutusu :bye
O c e a n's D i a m o n d:sonra kork da gel
İyi Niyet Kutusu :gelmem ben sana gıdıklıosun sen
O c e a n's D i a m o n d:kim gel dediki
İyi Niyet Kutusu:Hmm…
İç Sesler,Part 1
Wednesday, December 13, 2006
...priss...
•
Mood: confused
•
Listening to: Pablo Casals/Johannes Brahms,double concerto for violin and violon hede hödö işte ne artizlik yapıon Casals ın Brahms yorumu de gitsin
•
Reading: Puslu Kıtalar Atlası
•
Watching: en son Arzunun Kanatları (der himmel uber berlin imiş orijinal adı)
Gün boyu evdeyken de dışardayken de bişeyler görüyorum ve o bişeyler hep başka bişeyleri çağrıştırıp kimi zaman kendi kendime garip sesler çıkararak (eet asla o şuh kahkahalar atan göz süzen kadınlardan olamııcam :)) dakikalarca gülmemi yada nezih bi şekilde gülümsememi sağlıyor(ahh bari gülümsemeden yırtsam :P neseki onun güsel olduunu sölerler..uzun zamandır güldüğüm yahut gülümsediğim dış mihraklar tarafından gözlemlenemediğine göre hep maymun gibi somurtuk dolaşıyorum etrafta demek ki,keşke kendimi dışardan bi yabancı gibi görebilseydim..mesela nası yürüyorum kambur mu,yada cat walk mu nedir (hiç sanmıyorum..zaten güzel yurdumun allı pullu kaldırımlarında da ne kadar cat walk yapılabilir ki ?! Hani ortam müsait deil ondan sebep olmuo :P )
İşte bu İç Sesler başlığı altında, aklıma bir anda gelen ve mucizevi bi şekilde benim de unutmadığım küçük ayrıntıları paylaşacağım…Ebru Şallı nın kafasının vücuduna göre kocaman olması ve sırf bu nedenle Christina Aguilera ile aynı kaderi paylaşması gibi...
Mesela yıllardır içinden çıkamadığım,anlamaya çalışıp çaresiz kaldığım “minübüs şoförü jargonu” ritüeli var. Acaba bir minübüs şöförü olmak nası bişey,Örneğin bizi taşıyolar dimi,kimisi “kaptan şuraya nası gidebilirm”,kimisi “oğlum du bekle hemen hareket etme ineyim bi” der..Kimisi de 100 ytl uzatır sabahın köründe –ahh geçen gün aynı haltı yedim de sesini çıkarmadı “kalsın” dedi sadece,içinden “kaltak” demiş olabilir mi mesela :| Yok canım sanmam... Yada yada mesela malum içeriyi tıka basa doldurur ya bu adamlar, balık istifi gibi yığılır, cama yapışır gideriz -du çoğul konuşmiim ben binmiom ööle olunca- işte o stress dolu anlarda birileri sonunda “Daha nereye alıyosun kardeşim,yer mi var” der en kibarca,sonra altlarda biyerlerde son oksijenlerini somurmakta olan yada artık yanındakinin vücuduna yapışmış,adeta onun bi uzvu olmuş olan yaşlı ama cırtlak sesli bi teyze “aayh sıkıştık burda,ne biçim adamlarsınız siz ayıptır ya” der ve onun gazıyla nispeten daha genç kokoş bi teyze “insan taşıyosunuz insan” die 3 lemenin sonunu getirir yada dolmuş içinde 2şerli 3erli gruplar halinde bu sefer daha kısık sesle şöför hakkında ateşli sohbetlerin kıvılcım ateşini fitiller ne biliim...işte o zamanlarda yani tüm dolmuş kendisi hakkında atıp tutarken o adam ne hissediyodur? Ben Acıbadem de yaşıyorum burası - bi ara ona da değinicem yoksa çıldırırım vallahi- artık o balık istiflerinin kaçınılmaz olduğu kalabalık semtlerden biri oldu ama buna rağmen hiçbi zaman bi şöförün yolcuyu azarladığını yada terbiyesizce davrandığını görmedim ki bunu başka bi semtin dolmuşuna bindiğimde anladım,koyun gibi gütmeye çalışıyolardı insanları,kendimi "Öteki Türkiye" nin kollarına bırakmış olan biteni hayretler içinde izler olmuştum ilk zamanlar ama sonra halkımla ve ist.un dier semtleriyle kaynaşınca istisnai olanın bizler olduğunu anladım..
Ama tüm bunlar bir kenara,Acıbadem şöförlerine özel sandığım bir soru cümlesini son zmnlarda bir çok semtin dolmuşlarında duymaya başladım..İşte Türkçe nin etkin bir biçimde kullanımına en güsel bir örnek olan soru cümlesi geliyor : “
Ücretini gönderen,gönderipte alamayan var mı?”…Yıllardır duyarım bu cümleyi ama son zamanlarda gittikçe gözüme kulaama batmaya başladı..Ne demekti bu,eet anlıyorum paraüstü alamayan varmı demek istiyo ama bunun için kullandığı cümleyi durup bi düşünse; ”ücretini gönderen,gönderipte alamayan var mı?” ….Dolmuşlardaki prosedürü bilmeyen bi Allah ın kulu olsa bu cümle ne demek şimdi die dakikalarca düşünür ve adamın para üstü nü kastettiğini anlayamaz mesela..Eet ööle numunelik insanlar da olabilir neden olmasın ki,çeşitlilik iidir bikerem !!! :))
Üstelik bu manasız ifadenin insanı sebepsiz yere söylerken mutlu eden bir fonetiği vardı,söylemeyi deneyin bi,nası da güsel,akıcı bi şekilde çıkıyo ağızdan kahrolasıca !!!
Aslında sanırım benim burda takıldığım nokta,adamın bu cümleyi ağız alışkanlığıyla umursamaz bi şekilde söyleyişi,durup “ne dedim nan ben şimdi” die düşünmemesi..Bazen bana oluyo ve kendimi cidden salak gibi hissediyorum..Mesela;
- Aa sena naaber?
- Abi sorma yaa,yine dersi kaçırdım taksi bekliom…
Madem sormasını istemiyosun niye cevaplıyosun ? Bu tür dile pelesenk olmuş lakırdılardan kendimi kurtarmaya çalıştım bi ara ama sonra denizde kum bende boş lakırdı diip bıraktığım yerden devam ettim..Hadi oldu da yarın öbür gün Türkiye nin ilk kadın minibüs şoförü oldum dielim,bende o “ücretini gönderen,gönderipte alamayan var mı?” insanı olacaktım..Burdan da hayata dair birçok can sıkıcı çıkarıma gidebilirim ama elbet duracağım…
Gelse de Gitsek Dedirten Filmler :
Tuesday, December 12, 2006
...priss...
1- Science Of Sleep (edit: geldi ve gittik...)
2- Takva(edit: İzledim ve genel olarak beğendim ama sonları fazlaca aceleye getirilmişti,bazı detaylar havada kalmış..Ama hoşuma giden konuyu neredeyse ön yargısız ele almaları oldu.Yıllarca Fem de okumuş(?!) biri olarak yabancı olduğum görüntüler deildi..Gidip görmek lazım yine de...)
3- Cenneti Beklerken(edit: 15 Aralık için beklemedeyiz...)
4-Fare Şehri (Flushed Away)(edit: Bu da 15 Aralık ta geliyor.Ben Pixar ın sanıyodum,çok sevinmiştim Pixar bişi yaptı die ama Dreamworks müş,nese artık Madagaskar ve Sharktale hatrına gideceğiz elbet..)
(son dakika edit i: pff...sefmedim ben..ingiliz hayranlığıma rağmen zoraki izledim diebilirim..bi kere mimiksiz,çok yapay bu dreamworks un yaratıkları..Sevimli Canavarlar ın yerini alacak bi animasyon daha gelmiicek sanırım....)
5- Barda(edit: 2 Şubat için beklemedeyiz...)
Labels: tavsiyeler (7.sanat)
off pff...
Monday, December 11, 2006
...priss...
Keşke bu kadar "over sensitive" olmasaydım....
Keşke aşkı hayatımın merkezine koymasaydım...
Keşke kimseyi sevmeye zorlamasaydım kendimi...
Keşke popom acıdığı halde şuan ekran başında oturup saçmalıyor olmasaydım...
Keşke mucizevi bişey olsaydı da rüyamda gördüklerim gerçek olsaydı...
Neyse neyse neyse...
Yitik Değerler Post u...
Saturday, December 09, 2006
...priss...
Ulaşılamayan filmler,bulunamayan şarkılar,artık basılmadığı için alınamayan yada başlanıp da bi türlü bitirilemeyen kitaplar...Kavuşamadıklarımın post u olsun bu da :))
1)
Hilary and Jackie : Bu filmi yıllar önce izledim.Filmin kendisi gibi soundtracki de muhteşemdi...Çello saplantım bu filmle başlamıştı hatta...hala arıyorum,soruyorum,siteleri taciz ediyorum getirin bu filmi die..henüz bi sonuç almadım:(
2)
Before Night Falls : Javier Bardem,Johnny Depp,Sean Penn!!!…sadece ilk isim bile izlemek için fazlasıyla geçerli bir sebep..bunun için hala bir umut var,dvd kiraladığım dükkanda bi adamla tanıştım,getirebileceğini söyledi…beklemedeyim :|
3)
Me and You and Everyone We Know : ifistanbul 2006 kapsamında izlediğim,miranda july e beslediğim hayranlığın çıkış noktası olan, ))<>(( (pooping back and forth ) eylemiyle salondaki 100lerce kişiyi aynı anda yardıran film...dvd sini ülkem sınırları dahilinde görmenin daha uzun yıllar boyunca mümkün olmayacağını bildiğim sayısız filmden biri işte...
4)
Last Exit to Brooklyn : Ahh bu filmi cnbc e de yıllar önce gece yarısı izlemiştim.o yaşta bir çocuk için ruh sağlığını tahrip edici etkileri sözkonusu olabilir..bilemiyorum ama filmin sonundaki bi sahne için şu yaşıma kadar izlediğim en dehşet verici,sarsıcı sahnedir şeklinde iddialı bir yorum yapabilirm.Aralarında en ümitsiz vaka olarak bu filmi görüyorum :'(
............................................................
Labels: tavsiyeler (7.sanat)
Tavsiye Post u Vol 1:
Tuesday, December 05, 2006
...priss...
Son günlerde dinlemekten en zevk aldığım bikaç parçadan biri,ankara kökenli
GECE GECE diye bir grubun
rana adlı şarkısı..şu link verme olayını henüz çözemedim,yrn hayvansı bi sınavım olduğu için de uğraşamııcam,link çalışmazsa myspace sayfasından rana ile birlikte "
duymadın mı" yı da indirip dinlemenizi tavsiye ederim:
Gecegece--Rana..........................................................................
Veee yıllardır bitmeyen sempatimle derinden bağlandığım,kısa filmleriyle,yaptıkları eğlenceli şarkılarla kalbimi çalmış Eskişehirli grup
GEVENDE,yahut kendi deyişleriyle ; "eğlencelik oda orkestrası" ...
İlk albümleri "Ev" i almadan şarkılara baktığımda "ee bunlar zaten yıllardır bende olan şarkıları" diyerek kısa süreli bir hayal kırıklığına uğrasam da bahsettiğim derin bağın sonucu sarsılmaz bir sadakatla albümü kapıp eve geldim.Eski şarkılar değişmiş,fena olmamışlardı ama birde yeniler arasında "
anonim" die bir şarkı vardı ki başları bana Dead Can Dance ın Emmeleia sını çağrıştırır gibi olsa da pek bi hoşuma gitti..Uzatmadan linki veriyorum ..
Gevende--AnonimLabels: tavsiyeler (müzük)
i did it again...
Saturday, December 02, 2006
...priss...
Bugün neler yaptım anlatayım sefgili blog,baştan sona kesintisiz heyecan beklentisinde olanlar şimdiden okumaktan vazgeçsin…
Dün gece akranlarım gibi şuan sürmekte olan sınava çalışmak yerine yatağıma yatıp bi sağa bi sola bi aşşaa bi yukarı döndüm durdum ve nihayet 12 gibi uyudum sabah 4 te uyanmak üzere..benim uykularım kısadır böyle,5 saat yetiyo artık… yatakta kendi eksenimde yaptığım dönme hareketleri sırasında bugünün planını yapıyordum oysa…sabah kalkıp kızılaya gidip rapor alınacak,saat 2 deki laba girilecek(ekilemiyordu çünkü burcu ya gelmediğim lablar için attırdığım imzalar ortaya çıkmış ve asistanın “bidaha gelmezsen dersten kalırsın” uyarısıyla sarsılıp kendime gelmiş,tıpış tıpış labın yolunu tutmuştum) ardından eve dönülüp hüs ün gelmesi beklenecekti. Bu sonuncusu hariç herşey planladığım gibi gitti…1 gibi üsküdar kızılaya gittim,dün gece textini kafamda yazdığım oyunu oynadım doktorun karşısında (hikayeye göre bir gece önce balık yemiştim,oysa aylardan beri buzlukta duran bi balıktı o ve benim zavallı minik bedenimi zehirlemişti işte…midem bulanıyor,karnım ağrıyor,ağzıma acı su -o ne demekse artık- geliyordu ve sabaha kadar gözüme uyku girmemişti..)
Daha önce bel,safra,boğaz ağrısı konulu oyunlar kadar başarılı bir oyun çıkarmıştım yine gerçi doktorun “nee balık mı yediin?! hemen gel muayene edelim seni kızım,uzan bakiim..hımm derhal şu yazdıım iğneyi yapıyoruz ve serum bağlıyoruz hede hödö ilacını da mutlaka al” şeklindeki panik dolu tepkisiyle ve özellikle içinde geçen “iğne” kelimesiyle bi an irkildim ve cidden midemin bulanmaya başladığını,karnıma bi sancı saplandığını hissettim..nihayetinde 2 büklüm girdiğim doktorun odasından yüzümde lanet olası sinsi bi gülümsemeyle çıktım ve dolmuşla okula gittim,labıma girdim ordan da eve geldim.oops arada pazara uğrayıp gezindim,domates-salatalık neim aldım da ööle gittim eve..buarada saçımı deiştirdim bonus kafa oldum,çok deiştirdiğini söylüyolar bilemiyorum bana göre hep aynıyım,aynada bana bakan gözler çok tanıdıktı,kendimde kusurlarına rağmen beğendiğim tek yerim olan dudaklarım yine aynı suskunlukla kilitlenmiş,fırtına öncesi sessizliği yaşar gibi pusuda sinmiş bekliyordu ve kaşlarım yine sinirbozucu asimetrikliğiyle hareketsiz bana bakıyordu.
Şuan çıkmam lazım ablamla önce kuaför sonra dvd kiralııcaz.akşam hüs gelmiomuş yarın gelcekmiş….pek güsel oldu bu…