MiM
Thursday, February 21, 2008
...priss...
periciğin mim i olmasa bi 1-2 ay daha yazmazdım heralde... evet bilgisayarım bozuk, internetle maillerimi kontrol dışında pek bi ilgim kalmadı, mezun olmaya çalışıyorum, yaptığım tüm serserilikler burnumdan geldi, geliyor... koşturuyorum, eve genelde 9-10dan önce gelemiyorum, gelince de bi film koyup ona bakarken uyuyakalıyorum....yabanileştim, istediğim kişiler dışında başkalarıyla iletişim kurmaya ihtiyac duymuyorum... onlar gelirse de hayır diyemiyorum... ekşını min. düzeyde tutmaya çalışıyorum, istediğim biçok "event"i kaçırdım ve hiç olmamış, olmayacaklarmış gibi kabullendim onları.... ztn param da yok yani kısaca hayatım bu şekildeyken yazmak istememem sana da çok makul gelecektir okur... hı herşey o kdr da kötü deil cnm, güsel şeyler de oldu arada ama şu temmusdaki belçika vakası dışında böylesi umama açık ortamlarda paylaşmak istediğim şeyler deiller açıkcası....
neyse efenim yaa.... şu
3 değer verilen ünlü kadın mıydı, o mim e geçeyim... kısaca bahsedicem 5-10 dk da evi terketmem gerekiyor zira...
1- Ella Fitzgerald : kendisine aşkımın miladı, yaklaşık 1 sene önce kuzenimin verdiği 10larca jazz cd sinden birinin winampımda çalmaya başladığı andır. çok bilinçli elit bi jazz dinleyicisi deilim okur. şimdi artistlik yapıorum sanma ama bu kadının mucizevi sesi beni kaç kere ağlamaktan nefes alamadığım zamanlarda kurtardı, kulağıma huzuru fısıldadı hatırlamıyorum. beni mevcut halimden daha alt bi yere sürükleyen şarkıları, grupları, o zmnları atlattıktan sonra bi daha da dinlemek, htrlamak istemem, hatta gıcık olurum onları gördükçe, herşeyin sorumlusu onlarmış gibi.. aynı şeyi mekanlara,çoraplara, cep telefonlarına, doğa olaylarına da yükleyebilirim... ama konu bu deildi tbi, neydi konu...hıı ella... ebet.. içimdeki tüm kötü hisleri, hüznü durum ne kdr kötü olursa olsun silip süpüren, yatıştıran, keyif veren ilahi bi sese sahip olduğu için, zor zmnlarda nefes almamı sağladığı için tapınılanlar listemin başına koyuyorum kendisini.. ve bidaha acelem olduu zmnlarda blogger başına geçersem ertesi sabah uyanayım ve bi bakmışım ki zenci gırtlağım,köfte dudaaam olmuş olsun, tmm mı, bak büyük konuştum.. ona göre sayın kendim...
2- Liv Ullman
fetiş yönetmenimin fetiş oyuncusu olduğu için, oynadığı her role bu kdr yakışabildiği beni benden alabildiği için... yönetilmekle kalmayıp yönettiği için... e norveçli olması da nası denir tuzu kaymağı oldu... yok ööle deildi sanki o... nese efenim anladınız siz onu, bu panik halinde uzuun uzuun anlatamııcam beslediğim deriin duyguları...
burda bi es vereyim, 3. ü de eve dönünce şeederim.. ztn " ben kabak yellerini izliicem,ne zmn gitcen sen " gibi bi sebeple oturduum odadan kovalandığım şu son 2-3 dk boyunca yeterince gururumdan yedim... şimdilik esen kalasın blogcum... arife gittim dönücem...
............................. ve döndüm............................................3. Bülent Ersoyonun için ne desem boş... idolüm... saçından makyajına, kıyafetlerinden pırlantalarına kadar herşeyine hayranım... bence o kalıplı , o şaaaşaalı görünüşünün ardında sevgiye ve ilgiye aç savunmasız küçük bir kız çocuuunun pırpır çarpan minicik yüreciği... eeeğğğğk tmm ben de daha fazla dayanamııcam okur .... gerçek 3.e geçiyorum.. böeöeğğk ://....................................................................3. bJÖRK Ay olmadı Björk ....aaavallahi de dilim tutuldu a dostlar, ne diyeyim nasıl başlayayım bilemedim... şöyle diyeyim mesela... ella nın kuması olur kendisi... ve hatta yok ella onun kuması olur aslında... homogenic tee 97 de yayınlandığına ve bnm de ilk dilediğim albümü olduğuna göre.. uuuw... ulen ne ara geçti onca yıl .. nese nese.... björk diyoduk....öncü, çağ açıp çağ kapayacak niteliklere sahip bi kadın olduğu için, içindeki cevheri dışına çıkarabildiği için /bkz mesela ben haala çıkaramadım ve bu şklde dvm edersem korkum o ki insanlık belki de başına gelebilecek en iyi şeyden mahrum kalacak... /, dancer in the dark daki performansı, kavırları, insanın görünce içini ferahlatan,yüzünü güldüren tüm sevimli hal ve tavırları için..aman be ne uzatıyorum işte bize sunduğu herşey için ... ...........................................karnım aarmaya başladı ve maalesef ben bunun ne anlama geldiğini çok ii biliyorum ... hadi vedalaşıyoruz burda... bi dahaki sefere dek... hıııı adet yerini bulsun mim i iletmek gerek.... mimi, tremo ve haala yaşıyosa pudra sultan yazsın bu tapılası 3 kadınlarını.... haydin okurlar sizi de ....ı ııh vazgeçtim yok size bişe... eSENLİK Aman BE esenlikle kalınız... hadi kıyamadım yine öptüm hepinizi canlarım...bye
Labels: mim
dis is da count-down tuuuuuu extinction
Monday, February 11, 2008
...priss...
Ah blog, vah blog, ne ettin de benim gibi bi sahibin eline düştün, kimbilir ne büyük hayallerin vardı başlarken.. Çok okunan, ailecek sevilip sayılan popüler bi blog olucaktın, üzerinde patlayan flaşlar altında hafiften kısıp ufukta anlamsız bi noktaya sabitlediğin gözlerin, makyaj hileleriyle vurgulanmış tanrısal elmacık kemiklerin ve dudak kenarlarına yerleştirdiğin yarı hınzır, yarı mesafeli ama tam dozunda ışıltılı gülümsemenle kırmızı halının her bir santimini alkış kıyamet fan çığlıkları arasında arşınlayacak ve muhtemelen gecenin sonunda " best blog ever " yahut " lifetime achievement" heykelciklerini kucaklayıp kodak binasını terk edicektin... canın istemiyosa after party e de katılmayıver gitsin canım.. ztn şöhretin doruklarındasın,
Ama biliyosunki şekerim, hayatta kovaladıklarımız ve bizi kovalayan kader arasında asla kesişmeyecek olan onulmaz bir paralellik mevzu bahistir. bu bağlamda makus kaderine boyun eğip iyi, hayırlı bir mümin olmanı ve bana tapmaya devam etmeni salık veririm ay yüzlüm, kabak dötlüm canım blogcum benim...
Bilmiyosun ama bir süredir etrafımdaki tüm teknolojik aygıtlar vefat etti, ballandıra ballandıra anlattığım kulaklığım karlı bir ocak akşamı şenturna adlı bi apartmanın giriş kapısına sıkışıp son nefesini verdi, bilgisayarımın şarj kablosu tarafımca sıkıştığı alandan kurtarılmak üzere hunharca çekilirken orta yerinden çatlayıverdi. Sevgili ipod um Gülse çalışma saatlerini kendi hazırladığı kozmik çizelgeye göre düzenlemekte, küstah telefonum nokya ise nası oluyosa artık geceleri başucumdan kaçıp kaçıp ablamın koynuna girmesiyle başlayan başkaldırılarını son 10 yılın teknolojisinden muaf garipce bi cihazı teselli ödülü misali ardında bırakarak hayatımın iletişim kuşağında darbe niteliğinde değişimlere yol açmıştır... böyle dolambaçlı, kafası karışık cümleler kurudğm zaman kendime çok kızıyorum ve rahatsız oluyorum blog.. o yüsden yabancı bi bilgisayarda geçireceim şu kısıtlı zaman içinde söyleyeceklerimi söyleyip koşar adım kaçacaım..
Tüm final zamanı boyunca 2 anime serisini bitirdiğim düşünülürse acınası akademik hayatımın sebep ve sonuçlarını analiz yolunda büyük adımlar atmış oluruz. ayrıca burası o kadar gürültülü ki kafamın içindeki düşüncelere dahi ulaşamıyorum... neyse blog, erken kalkan yol alır demişler.. Bi an önce başlamak gerek...
________________________________________
NANA
tüm gerekli bilgiyi alabilceğiniz
şöyle bir adres varken bu kısıtlı zamanda fazla uzun konuşmaya gerek yok efenim. yine de okumaya üşenceğini bildiğim milyonlar için kısa bi özet yapayım ;
Animenin adı nana, çünkü 2 başkahramanın da adları nana. Tesadüfi bi şekilde de tokyo ya giden bir trende hayatları kesişir... Punk olan nana çok kuul dur ama diğeri sadık, itaatkar, sevimli cimcime bişiidir. tesadüfler tesadüfleri kovalar ve aynı evde yaşamaya başlarlar... bu arada punk olan nana nın grubu
Blast -ki henüz yırtamamış bi oluşumdur- ve nana nın sefgilisi Ren in blast ı uğruna terk edip gittiği
Trapnest diye bi grup vardır ki onlar çoktaan şöhretin tatlı anaç kollarına kendilerini bırakmışlardır...
ulen ii de bu bööle hiç özete benzemiyo, biraz daha devam edersem kaptırıp tüm hikayeyi anlatır spoiler üstüne spoiler verir herseyi b.k ederim, o zmn sus sena..
Demek ki neymiş ? bu iki punk grubu hafiften kapışacak, aşklar, dedikodular, entrikalar havada uçuşucak, kah gülüp kah
ağlayacağızdır... ve bir uyarı, ebet... anime dişilere yöneliktir. seven sayan bir er kişiye henüz rastlanmamıştır. onlarla anca final fantasy ya da klasik 70-80 li dönem animeleri izlenebilmektedir... olsundur, her dişi kuşa kendilerinden bişeeler bulabilceklerine ant içebilceim bu animeyi şiddetle tasfiye ederim. öperim.
Ouran High School Host (Club)
Üstad değilim ama bugüne kdr izlediklerim arasında tmm
naruto'
ya da az tapmadım değil ama en eğlendiğim en sefdiğim anime bu oldu. adından da anlaşılcağı gibi okul komedisi diyebiliriz ama herşey o kadar absürd o kadar eğlenceli ki mimiksiz, kırışıksız yaşam ilkemi gülmekten kıvranırken bir an olsun düşünmeye fırsatım olmadı sevgili okuyucu. Bunla da ilgili detaylı bilgiyi
şu adresten alabilirsiniz, üşendim şimdi yazmaya ama izleyin bak çok komik... =))
....................................................................................................................
kullandığım bilgisayarı sahibine vermem gerekiyo, o yüsden aa ama yok önce mutlu bi haber vermem gerekiyor.. EVLENİYORUM !!!!!!!!!! ehuheuhe tabiiki yalan çitlenbik okur, 33 ünde eflencekmişim, annemin falcısı böyle buyurmuş ... sadede geliiim :
Temmusda efenim... kuvvetle muhtemel....Radiohead i canlı izleyeceim... eer yol arkadaşım satış koymassa -ki koymas heralde- politik tutumlarına uyuz olsam da belçikalarda 3-4 gün zıplayıp geleceim... yok gelmeyeceim ordan sonra hollandaya gitmek zorundayım... detaylı bilgi için (
bkz. )
Evet, aşkımız buraya kadar.... haala kaldıysa okurlarımın al yanaklarından kiraz dudaklarından sevgiyle öper, hepisine esenlikler şenlikli günler dilerim....
Labels: anime