Sizinle bugün çok naif bir gerçeği paylaşacaım. 22 yıllık tüm düşünsel birikimimi, eşsiz tecrübe ve gözlemlerimi, herbiri birbirinden kıymetli bireylerden oluşan elit sosyal çevremi bi kenara bırakın, birazdan söyleyeceğim insanlık üzerine yapılmış en yerinde tespitin ispatını an itibariyle kendi üzerimde bizzat görmekteyim ki, o da şudur :
"ADEMOĞLU, yaşam gailesi içinde YONTULUR, FEKAT ÖZÜ, ASL OLDUĞU ŞEY, DEĞİŞMEZ! "
Aksi doğru olsaydı, şuan, hayatımın en gaz, en ciddi modda başladığım eğitim ööretim döneminde, 2 kez kaldığım transport dersinde, kitabın yegane boş sayfasını açıp bu satırları karalıyo olmazdım heralde. Özümdeki sabık arka sıra uykucusu, sırakaralıyıcısı, kitap/dergi karıştırıcısı, cins cins numara oyunları oynayıcısı, hocanın önünü dönse göbeğine, knşurken köpüren ağız kenarlarına ya da oynayan kulaklarına, arkasını dönse poposuna, keline neyim takılıp kalıcısı vs… 1 aylığına çıktığı tatilden geri döndü ve özbenliğim yüzümdeki sorumluluk sahibi idealist inek maskesini çıkarıp attı bir köşeye... ve ben yine vicdan azaplarının, gelecek çıkmazlarının kucağında buluverdim kendimi...
Herneyse olur böyle şeyler bilog, asıl bana bişe olmasın di mi dicektim ama bikaç gün öncesine kadar haberin yok, ölüyodum !!! yaa yaa.. du anlatıciim :
Toktokrumun dedikleri ışığında, bnm zavallı, kırık, biçare yüreciğim, alkol,stress, kafein bazlı özensiz hayatıma dayanamamış ve teklemiş, ritmi, ayarı , şaftı neyim kaymış ... Şöyle ki;
Sporumsu bi aktivite esnasında önce yüzümün sağ kısmı, sonra nerdeyse tamamı uyuşup, kasıldı... Dudaklarımı kapatamaz, gözlerimi açamaz bir pozisyonda, aynanın karşısına geçip gördüüm surat karşısında " hassktr felç iniyo nan " demekten kendimi alamadım /hı ebet iç monologlarım pek küfürsel olur, ama dıştan pek hanımhanımcık knşurum... çok ikircikliyim nan, sefmiom kendimi... ikircik neydi ayrıca, uydurma dötünden.. oops. dur sena../
Konuya dönelim, eet... felç dedim kesin, sonra da “haa” dedim “işte sen misin bu kdr dış görünüm takıntılı olan, an olsun haline şükretmeyen, tüm özgüvenini anlık fiziksel görünümünden alan yada tamamen yitiren... bak yamulur kalırsın bööle “ dedim... sonrasında da bi 5-10 kere fln yüzümü souk suyla yıkamışımdır ve tüm bunlar olurken etraftaki tanıdık bi allaan kuluna haber verme de yok, tek başına gizlice gidilen toolet öncesi sadece arif e bi " yahuu yüzüme felç fln iniyo galiba ehuehhe " gibisinden bişiler çıtlatılmış fekat sondaki neşeli tonlamamdan olsa gerek pek de iplenmemişim... neyse efenim, ben böle bi 10 dk oturdum dinlendim... sonra haydin devam dedim gittim içeri... aradan en çok bi 2-3 dk geçmişti ki, sol kolumu kaldırıp sırtıma götürdüüm anda tepeden aşşaaa, komple uyuştu kaldı, yani kolumu omzumdan alıp önüme getirebilmem için beynimin sağ lobuyla epey savaş vermem gerekti.. en nihayetinde başarmıştım ki bu sefer de parmaklarım kitlendi, hani özürlü yurttaşlarımızın parmakları fln kasılı bi vaziyette çarpık çurpuk durur ya.. aynen ööle işte... açamıyorum, kesin gidiyorm bi kaç dk a derkeen...
GEÇTİ ! bi süre kasıldı kaldı ööle ve yavaş yavaş normale döndü.. Ordan hemen çıkıp eve gitmek istedim, hani bişe olcaksa orda olsun güdüsüyle ama dolmuşa fln da binesim gelmedi, yürümek istedim , zira açık havaya çıktığım anda, "oyyy çiçek, araba, ağaçlar, ne şirin köpecik, gökyüzü... çok manidar.... hava da ecel kokusu alıyorum... tanrı? vat about di adırsayd ? " ve türevi ardısıra hisli düşünceler kumpanyasına bırakıverdim kendimi... işte neye baksam gözlerim doluyo, kebapçı gibi bişiin önündeki siyah çöp poşetini parçalamaya çalışan köpeği görüyorum meselaa, "ahh garibim, ne günahı var bu yavrucağın, biz domuz gibi yer yaşarken" diyorum... ya da şık bi restoranın önünde, parkettiği arabasının aynasında makyaj yapan kadını görüp "böhühüeheh bunu yapamadan da mı ölücem uleeyn" ve hatta abartıp şuan htrladıkça yarıldığım şekilde, sıradan parçalı, bulutlu bi gökyüzüne gereğinden fazla kutsal bi değer yükleyip ;
" istermisin birazdan bi ışık hüzmesi şu karanlığı yarıp bana dooru zoomlasın, tepedeki dar, çemberimsi akdelikten nur yüzlü bi dede bana seslensin ; "biliyorum evladım, bu dünyada aazına s.ctım, kapasiteni aşan sorunsallar çıkardım karşına, oysa sen güçsüz yaradılışlı, ağlak bi kulumsun, ama artık hepsi bitti, hadi gel artık yanıma miniğim..." desin... der tabi, nie demesin… ya hayır tanrım şindi olmaz, yanılmışım, ben dünyayı çok sefmişim, ölüm benden uzak dursunmuş... hüleeheböhühegghk “
diye içten içe isyanlara, hesaplaşmalara bıraktım kendimi... Bu din-tanrı muhabbeti pek bi derin, hiç girmiiicem onlara. Hırçın bilimsel ve tasavvufi dalgalar arasında kaybolacak geyikselliği göremiyorum kendimde…
Yaaa şimdi o deil de, ben bööle çok pis grip oldum, artık silmekten parçalanan ve hala inatla o gereksiz viskoz sıvıyı üretebilen burnum,birileri gırtlağıma pinpon topu sokmuşta onla yaşamaya devam etmeye çalışıomuşum hissi uyandıran boğazım, kozmik uzayda bir yerden bir yere kontrolsüz ve tamamen istemdışı bi şekilde savrulmamı sağlayan sarsıcı hapşuruklarımla gribin her anını dolu dolu yaşıyorken.. bana bu kalp çarpıntılarını "aşktan" oluyor sandıran kişi, arka sıracığımda otururken... şimdi böyle aksırıp tıksırıp burnumu fln siliyorum, ve elimde olmadan her seferinde yüzümde yıllardır üstünde çalıştığı şaheserini henüz tamamlamış muzaffer bir sanatkar ifadesiyle açıp açıp mendile bakıyorum... arkadan görüyo mudur bu şimdi, ...böööyk hayır yaaaa, bunca yıllık emeğim böhüühüh :(
ders bitti ben gider blog, hı ekşide okuyucu olan herkeşi -ki bu 40bin kişiye fln tekabül etmekte- çaylak etmişler, 10entry yazıp elenerekten yazar olacaklarmış... ne biliim... olaylar daha da ilginçleşecek gibi ...
Toparlayacak olursak , hayat, yaşamak felan… güsel şeylerdi… beyinboşaltıcı, hafif siklet blog yazılarına da bööle kolpa sonlar yaraşırdı… Gözlerinizden öperim canım okurlarım… Sağlıcakla kalın…