Still Alive Vol ± ∞ ۞ Ǿ β Θ § <=> @$%& ∞
Saturday, June 16, 2007
...priss...
İtiraf ediyorum. Bir günlük tutmaya başladım. O yüzden artık buraya yazmıyorum. En son anlık bir sinirle yazdığım bir post yüzünden başıma gelenlerden sonra, tanıdık/ tanımadık birçok kişinin okuyacağı bir yerde, parmaklarımdan dökülebileceklerden korkmaya başladım ve babamın sene başında verdiği sıradan bir ajandayı açıp 2. sayfasına birşeyler yazmaya başladım. Nihayetinde, kapağında “ Sena Gümrük Müşavirliği LTD. ŞTİ. ” yazan bir günlüğüm oldu ! / şirket isminin denk düşmesi tamamen tesadüf ! /
Artık günlük tuttuğuma göre bloğun içeriği de ister istemez değişecek, elbet yine hayatımda olanlardan bahsederim ben, günlüğümü bile elden ele dolaştırdığım, hayatımdaki en mahremleri ( kimi zaman pişman olsam da ) yakınımdakilerle sansürsüz paylaştığım, “gizem” denen olgunun uzağımdan yakınımdan geçmediği düşünülürse birazdan yapacağım gibi yüzeysel, genel bir özet yaparım yine zaman zaman. Sonuçta buraya yazmanın, hayatınızda irili ufaklı yer kaplayan, yanınızda olan insanların, onlara yansıtmadıklarınızı burdan okuma, öğrenme şansı olduğunu bilmenin, başkaları tarafından da erişilebilir, somut birşeyler üretmenin de bir şekilde rahatlattığını inkar edemem.
Genel bir Özet : Efenim, sevgili valideciğim yine Hollandalara gitti bizi bırakıp. Bir ay oldu sanırım ve ben paramparça hissediyorum. Hayır hayır konu odamdaki giysi tepecikleri, yerlerde ayak basacak yer bulamamam, sorumluluk denen şeyden zerre nasibimi almadığım için annemin ve jüjüyle ikimizin çiçeklerini sürekli sulamayı unutmam, 4 adet adını bilmediğim, gece kapanıp gündüz açan çiçeğin ölümüne sebep olmam, papağanımızın suyunu, yemini değiştirmeyi bağıracak takati kalmayana kadar hatırlayamamam, kesinlikle ve kesinlikle yemek pişirememem, aptal kabakların gerizekalı patlıcanlardan çok daha sonra kızardığını, yeşil uzun olan biberin ise en son tencereye konması gerektiğini, patatesin ise sabit bir tavrı olmayıp canı istediği zaman kızardığını bilmemem, binbir emekle ve sevgiyle yaptığım yemekleri kimseye yedirememem, kahrolası pilav yüzünden bir süreliğine kendimden nefret etmem, 3 öğün noodle yemekten karnıma ağrılar girmesi, sabah kalktığında mutfakta yeni demlenmiş çay bulamamanın verdiği ızdırap, evde hiç kavga gürültü olmaması, günlerin gecelerin sessizce, iz bırakmadan akıp gitmesi vs … Değil !
Annemin bu aileyi ayakta tutan, bize yansıyacak kötülüklerin karşısında ne denli güçlü bir sperm gelio dilimin ucuna ama kelime o deildi bi sn.. hmmm ssss.. hıh siii …..siper !!!! hihih buldum annem siper imiş hayatla aramızda, göstermez imiş ne korkunç olabileceğini güçsüz kaldığımızda… Çok pis özledim onu sevgili blog
..................................................................
Onun dışında çok ciddi bir sivrisinek sorunum var . Yani bloga taşıyacak kadar ciddi inanın ! Nerdeyse 1 yıldır şu minicik odada beraber yaşıyoruz. Her gün , odamda müzik dinlerken, kitap okurken, film izlerken… kısacası uyumak dışında yaptığım her aktivite esnasında sinsice bir köşeye saklanıp beni izliyor, tıpkı şu an yaptığı gibi. Ne zamanki gözlerim kapanmaya başlıyor, başım ileri geri salınmaya başlıyor, laptop ekranına bi t-shirt neyim geçirip ortamı karartıyorum ve yastığa başımı koyuyorum… o zaman 1 metre ötede konuşlandığı karargahından çıkıyor ve üzerime doğru sağlı sollu hava saldırılarına başlıyor. Hele ki o kulak zarımı birileri jiletle okşuyormuş (?!) hissi veren efsanevi “Viiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii” sesi yok mu ?!!
Hayır, hayatın her alanında ne kadar paylaşımcı bir insan olduğumu anlatmaya kalksam sözcükler kafi gelmez (eet nerden geliyor bu alçakgönüllülük ben de anlamıyorum
), aklınıza gelebilecek en abuk / saçma şeyleri bile sahip olduktan sonra arkadaşlarımla paylaşan bi insanımdır, ki bu tavrımı sırf insanoğlunun ölümüne en çok sebebiyet veren hayvan türü olduğu için bir sivrisinekten esirgeyecek değilim. Bir süre koldu, bacaktı, artık neremi feda ediceksem açıkta bırakıp ööle yattım, alsın gönlünce emsin, kurutsun, gece boyu viiiii diye etrafımda dönüp asâbımı bozmasın diye. Ama işe yaradımı ? Tabii ki hayır !!! İnsan ırkına karşı manyak, sadist bir dünya dışı varlık tarafından işkence amaçlı eğitildiği yahut evrimleştirildiğinden olsa gerek gece boyunca açıkta kalan yerlerimden kendine ziyafet çekerken bir taraftan nefes alıyım die burnumu (ama sadece burnumu !!! ) dışarı çıkardığım anda uçaradım yetişip küfredercesine “ viiii… vi.. vivivivivivivivi !!! ” şeklinde kulağıma gözüme burnuma hücum dalışları gerçekleştirmeye başlıyor. Bu nedenledir ki yaz ayları benim için genelde bol oksijensiz geçer
Bu arada, bunca yıldır yazlıklarda geçirilmiş çocukluktan kalma kişisel sivrisinek avlama tekniklerimi paylaşmak isterdim ama önceden belirteyim, bunları şuan, yine alçakgönüllüğüme sığınaraktan belirtiyorum ki , aşırı yufka yürekli, duygusal, içinde her daim iyilikler ve güzellikler barındıran bir kişilik olduğum için (
)uygulayamamaktayım. Her ne kadar artık hiçbir canlı türünü öldüremesem de eskiden olsa bi
Marie Claire 500 sayfalık özel sayısını, annemin wella marka extra güçlü saç spreyini yahut hortumunun ucu çıkarılmış elektrik süpürgesini kapar, odanın içinde o kanepe senin bu duvar benim koştur babam koşturur ve ardımda bıraktığım meftaları bir an olsun düşünmeksizin savaş alanından evine dönen muzaffer bir komutan edasıyla yatağa girerdim. Şimdi ise, düşünüyorum da, solunum yapan, beslenen canlı bir organizma o ve sen bir anda kafasına kapağında 32 diş gülümseyen bir
Victoria’s Secret kızı olan bir kadın dergisini indiriyosun ve bütün organları, kanatları, bacakları fln duvara şooluyo, yani anlatabildim di mi sayın okur ? o ezilmişlik, o vıcık vıcıklık…. Açıldığında futbol sahasını kaplayan bağırsak efsaneleri…. Bııyk yani.. gelemem ben bööle şeylere, artık en son çare odayı terkediyorum o oluyor !
Son olarak, birkaç saat sonrasına 2 sınavım olduğu bir gecenin uyumam için ayrılmış yegane 3 saatine girmek üzereyken apansız bastıran sivrisinek akınlarıyla çığrından çıkmış sinir krizleriyle bezenmesinin ardından düşmanımı daha yakından tanıma amaçlı olarak nette biraz araştırma yaptım ve işte sivri sineklerle ilgili elde ettiğim ilginç gerçekleri açıklıyorum :
• “ Sivrisineklerin türlerinin sayısı , 3 000 'ne yakındır. Bunların içinde 100 çeşidi bulaşıcı hastalık yayabilir. ”
• “ Eğer 10 000 sivrisinek insanın kanını emerse, 2 saat içinde vücudundaki bütün kanı emebilir.”
• “ Erkekler 10-20 gün arası yaşarken, dişi sivrisinekler 100 güne kadar yaşayabilirler.”
• “Dişi sivrisineğin kanatlarından çıkan ses ( viiiii ) erkek sivrisineği etkileyen en önemli faktördür. Dişiler kanatlarını erkeklerden daha hızlı çırparlar ve dişinin kanatlarından çıkan titreşimler erkeklerde çiftleşme isteğini artırır. Sivrisinek sürüsünün içine düşen bir dişi, erkeklerden biri tarafından farkedildiğinde …” devamını sizin hayal gücünüze bırakıyorum :D
• Sivrisinekler vücutlarının altı katı kan emerler; bu 15 dakikada 300 mikrolitre kan demektir. Bu bir insanın aynı süre içinde 200 kilo su içmesine denktir. Tüm kan emiciler gibi, ne zaman kan emmeyi durduracaklarını söyleyen, sinir sistemine bağlı gerginlik algılayıcılarına sahiptirler.
• Sivrisinek ısırdığında kesici mekanizma devreye girer. Bu mekanizma 6 parçadan oluşur. Bunlardan 4 tanesi kesici bıçaktır ve bu bıçaklar oldukça etkilidirler. Bir insan derisini kolaylıkla kesebildikleri gibi, kurbağanın ya da bir yılanın pullu derisini de kesebilecek güçtedirler.
Diğer iki parça ise birleşerek içi boş bir boru meydana getirirler. Sivrisinek bu tüpü bıçakların açtığı yaradan içeri sokar ve bu sayede kurbanının kanını emebilir.
Bıçaklardan birinden yaranın içine akıtılan bir sıvı dokuları uyuşturur. Bu bir nevi lokal anestezidir. Böylece sivrisinek derinizi kesip, kanınızı emerken siz bir şey hissetmezsiniz. Ayrıca bu sıvı kanın pıhtılaşmasını engelleyerek, sivrisineğin kan emmeye devam etmesini sağlar. Sivrisineğin ısırdığı bölgenin daha sonra kaşıntı yapması ve şişmesi bu sıvı yüzündendir.
Kaynaklar :
http://tr.wikipedia.org/wiki/Sivrisinekhttp://www.hayvanlaralemi.net/yazilar/sivrisinek1.phphttp://www.bunlaribiliyormusunuz.org/index.php?id=782Ayrıca ;
Ketçap, dondurmaya göre, yaklaşık % 8-10 daha fazla şeker içerir
1 gram yağ, 9 kaloriye eşittirve
Solaryum, bedininizi güneş ışığından 15 kat daha tehlikeli olan UV ışınlarına maruz bırakır.Mışşş… Ama bunların konumuzla bir alakası yok…
Sivrisinek mevzusunu bu gerekli bilgileri de verdikten sonra kapatıyorum, henüz yazlık sezonunu açmadığımız da düşünülürse, isyan bayrağını çekip pes etmek için fazla erken sayılır !
Bu postda güya yazmadığım zamanlarda keşfettiğim grupları yazıcaktım (
yandaki mp3 leri takip etmenizi öneririm ) ama en azından bu gece, haftalardan sonra bu gece diyorum.. ezan sesini diyorum.. duymadan uyusam, ne güsel olur diyorum, abidik gubidik rüyalar görmesem diyorum çok sevgili Mr. Sandman… Herkese yeniden sevgi ve selamlarımı sunar, bereketli bir yaz sezonu geçirmenizi dilerim…
Labels: sivrisinek bitişik yazılır