Uykusuzluk Kaynaklı Asabiyet Sendromu Vol. 300500
Wednesday, April 04, 2007
...priss...

Çıldıracaım sevgili blog, uyuyamıyorum, sabahları 5 buçuklara kadar bi sağa bi sola, yastık santim santim turlanıp bikaç yüz bin defa ters yüz ediliyor, ara sıra dellenip oturur vaziyet alınıyor,sonra karanlıkta amaçsızca dikilirken “ee kalktım hadi,ne b.k yiicem şindi ” diip geri aynı kısır döngünün kucağına yatılıyor...
Bişey dinleyesim, okuyasım, yazasım da yok... Ööle aptal aptal onu düşünüyorum, nerde napor aceba die, sonra dayanamayıp ( az önce yaptığım gibi ) deviantarta giriyorum.. deliriyorum.... yat zıbar be kadın nie sinirin bozulcağını, umutların harap ve bitap düşeceğini bile bile açıyosun o kahrolasıca siteyi...
Bigün vermek kısmet olur belki diye minik pembiş bi defter tutuyorum onun için, kızıyorum yazıyorum, özlüyorum yazıyorum, heyecan yapıorum yazıyorum... Sonra o patates burunlu, çemçük ağızlı cibiliyetsiz sevgilisinin komentlerini görüyorum ve

Yaaa mümkünse beni uzak bi gezegene, mesela venüs e falan bıraksınlar, tek başıma kafamı dinliyim, sakin sakin aklımı yitireyim... Ama ora da cehennem gibi sıcak memleket ve yaşam formları bulunma ihtimali de varmış ilerde, olmas, bakteri de olsa benden başka canlı olmasın, ben orda da aşık olcak bi bakteri bulurum kendime, sonra işin yoksa şekilsiz terliksi bi yaratığı, gözle görülmeyen bi rakibeden ayırcam die uğraş dur, ı ıhh venüs olmas...Tamam buldum, beni Altın Kalp’e ( merak edenler ekşi’de #9972766 nolu entry e baksın ) atsınlar, ööle boşlukta süzüleyim durayım, arada major Tom u görüp selam çakayım mesela...
Gecenin 04.06 sında beni yataktan kaldırıp post yazmak durumunda bırakan o “naif”, herşeyin en güzelini hakedesice, çılgınca mutlu olasıca şahsa sezen aksu dan onu alma beni al isimli şarkıyı hedaye ediyorum :D
Hııı sizi de bööle şeylerle muhattap ediyorum, ama onun derdinde deilim şindi... Zaten blog benim bloğum deil mi? Benim... Peki neden bu tereddütler, ayyh kimse kırılır mı incinir mi hissiyatları? Nerde o kimsenin bilmediği yalnız zamanlardaki rahatlık, bi özgürce atıp tutma/ağzına geleni söyleyebilme, en mahrem en yüz kızartıcı düşünceleri,hayal kırıklıklarını, döt oluşları terapi misali kendini eğlendirerek yazabilme lüksü? Demek ki ben deilmişim bu alanın sahibi artık
Yarın film festivaline Paprika ile kenarından köşesinden bi yerinden bulaşılıyo mimi hanımla (tabi ben uyanabilirsem ! )... Devamı gelir diye umuyoruz, characterization of hedehödö materials adlı abidik dersin gubidik quizine çalışıyoruz, çilekli milkshake e elveda diyip taze sıkılmış portakal suyuna merhaba diyoruz, küresel ısınmadan nefret ediyoruz,kendimiz gibi gelecek nesiller için şimdiden üzülüyoruz.. yol kenarına zift döküp zavallı kaplumbağaları ölüme terkeden aptal, salak, gerizekalı işçileri kınıyor, cehaletin,medeniyetsizliğin gözü körolsun diyoruz.... sonra uykusuzluktan akmaya başlayan burnumuzu silip bir bardak ılık süt içiyoruz,derken bizim gibi hep ılık süt içen Işıl'ı, mısır seven Ömer'i anıp ata bakan kahrolası popüler Ali'ye gıcıklıklarımızı iletiyoruz... Bi ip atlayan vardı onun adını unuttuk.. Onu da çok seviyoruz. Sizi de seviyoruz.. Bu arada biz kim oluyoruz onu da bilmiyoruz ... Yine de her bi trfınızdan öpüyor, iyi günler/geceler diliyoruz...