Çağrışım Silsilesi...
Monday, April 02, 2007
...priss...
•
Ben Bir Robotum Ama Sorun Değil’ e hiçbir yerde bilet bulamamak, çıldırmak, delirmek, kızmak, çok kızmak, yerli yersiz yetkililere, elinde tomar tomar biletle ortalıkta gezenlere kızmak, sonra sadede gelip yumurtanın kapıya dayanmasını bekleyen (her zamanki gibi) kendine kızmak...
• Festivali okula tercih etmenin vicdan azabıyla kendine karşı ara sıra saman alevi misali parlamak...
•
Mahşer-i Cümbüş için Kubi' den çok özür dilemek, önümüzdeki haftalara falan ertelemek, aslında son zamanlarda bolca bir şeyleri erteleme pratiği yapıyor olmak ve bu konuda kendini aşmaya başlamak...
•
Oi Va Voi konserine nihayet gidebilmek ama 4 attendance' lı cumartesi günü gitmek istemek. Kalabalıkları sevmemek...
• 3 Temmuz' da, Harbiye Açık da
Blonde Redhead konseri haberini almak, yüreği pır pır etmek...
• Popüler Türk gruplarından beğenilen tek topluluk olan (bknz. Duman' dan nefret etmek, yaptıkları şeye müzik değil eziyet diyebilmek )
Mor ve Ötesi' nin büük düşler albümünü almak gerektiğini hissetmek, ama kalkıp megavizyona gitmeye üşenmek...
• Kadın olmaktan periyodik olarak nefret etmek (anladın sen onu), vücuttaki fizyolojik değişimleri görüp isyan etmek,
majezik diye bir ilacın varlığına şükretmek...
•
Victoria's Secret' ın Türkiye'de mağaza açacağını duyup da inanamamak, ilkin sevinçten salsa yapmak, sonra bi an durup gelseler dahi, bunların Ümraniye'den çıkıp Amerika üzerinden bize kat be kat geri satılacağını düşünmek, kapitalizm e lanet etmek...
• Baba ile buzları eritmek, aylardır ilk defa yüzüne bakıp üstelik birde uzuun uzuuun konuşabilmek...
Babayı yeniden sevmek... göbeğini, incecik bacaklarını,yosun rengi gözlerini, ak düşen saçlarını, estetikli burnunu sevmek... Nice zaman sonra kendi namına sorumluluklarını farketmek,ayaklar yere sağlam bassın diye kanatları hareketsiz ve gergin konuma geçirip inişe geçmek... Belki de buna ihtiyacı olduğunu hissetmek...
• Anne babanın yatağında uzanmış kitap okuyorken, odadaki saatlerin karşılıklı bir ritim tutturduklarını farketmek, bir süre dinleyip hoşlanmak, sonra dışardan gelen araba, kedi-köpek, çoluk çocuk seslerinin de bunlara birer birer katılmasıyla kendini fabrikadaki Selma (björk ilahesi) gibi hissetmek...
•
Catherine Deneuve e tapmak
• Uzun postların insanı olduğunu hissetmek...
• Elinde her daim mürekkep lekeleri taşımak, kalemlikteki suç aletini bir türlü odadan uzaklaştıramamak, aslında elinde boya lekeleriyle dolaşan sanatçı ruhlu kimselere gıpta etmek ve hatta lise yıllarını bir süre onlar gibi geçirmek, üniversitede körelmek, durağanlaşmak, gerilemek ve nihayet V=0 konumuna geçip zorunlu potansiyel enerji biriktirmeye başlamak... Henüz şarjı (yoksa şarz mı desem ;) ) dolduramamak, ama mutlu sona az kaldığını hissetmek.. Kinetik enerjinin, ekşının hastası olmak ama şimdi gidip uyumak zorunda olmak...(bknz. sersemliğin doruklarında dolaşmak)
Sağlık ve esenlikle kalınız...
Labels: entry tadında...