i did it again...
Saturday, December 02, 2006
...priss...
Bugün neler yaptım anlatayım sefgili blog,baştan sona kesintisiz heyecan beklentisinde olanlar şimdiden okumaktan vazgeçsin…
Dün gece akranlarım gibi şuan sürmekte olan sınava çalışmak yerine yatağıma yatıp bi sağa bi sola bi aşşaa bi yukarı döndüm durdum ve nihayet 12 gibi uyudum sabah 4 te uyanmak üzere..benim uykularım kısadır böyle,5 saat yetiyo artık… yatakta kendi eksenimde yaptığım dönme hareketleri sırasında bugünün planını yapıyordum oysa…sabah kalkıp kızılaya gidip rapor alınacak,saat 2 deki laba girilecek(ekilemiyordu çünkü burcu ya gelmediğim lablar için attırdığım imzalar ortaya çıkmış ve asistanın “bidaha gelmezsen dersten kalırsın” uyarısıyla sarsılıp kendime gelmiş,tıpış tıpış labın yolunu tutmuştum) ardından eve dönülüp hüs ün gelmesi beklenecekti. Bu sonuncusu hariç herşey planladığım gibi gitti…1 gibi üsküdar kızılaya gittim,dün gece textini kafamda yazdığım oyunu oynadım doktorun karşısında (hikayeye göre bir gece önce balık yemiştim,oysa aylardan beri buzlukta duran bi balıktı o ve benim zavallı minik bedenimi zehirlemişti işte…midem bulanıyor,karnım ağrıyor,ağzıma acı su -o ne demekse artık- geliyordu ve sabaha kadar gözüme uyku girmemişti..)
Daha önce bel,safra,boğaz ağrısı konulu oyunlar kadar başarılı bir oyun çıkarmıştım yine gerçi doktorun “nee balık mı yediin?! hemen gel muayene edelim seni kızım,uzan bakiim..hımm derhal şu yazdıım iğneyi yapıyoruz ve serum bağlıyoruz hede hödö ilacını da mutlaka al” şeklindeki panik dolu tepkisiyle ve özellikle içinde geçen “iğne” kelimesiyle bi an irkildim ve cidden midemin bulanmaya başladığını,karnıma bi sancı saplandığını hissettim..nihayetinde 2 büklüm girdiğim doktorun odasından yüzümde lanet olası sinsi bi gülümsemeyle çıktım ve dolmuşla okula gittim,labıma girdim ordan da eve geldim.oops arada pazara uğrayıp gezindim,domates-salatalık neim aldım da ööle gittim eve..buarada saçımı deiştirdim bonus kafa oldum,çok deiştirdiğini söylüyolar bilemiyorum bana göre hep aynıyım,aynada bana bakan gözler çok tanıdıktı,kendimde kusurlarına rağmen beğendiğim tek yerim olan dudaklarım yine aynı suskunlukla kilitlenmiş,fırtına öncesi sessizliği yaşar gibi pusuda sinmiş bekliyordu ve kaşlarım yine sinirbozucu asimetrikliğiyle hareketsiz bana bakıyordu.
Şuan çıkmam lazım ablamla önce kuaför sonra dvd kiralııcaz.akşam hüs gelmiomuş yarın gelcekmiş….pek güsel oldu bu…